babam taksiciydi. bir gece saat üç ya da dörtte bir sokaktan geçmek zorunda kalmış. yirmi sene önce. dar bir sokakmış. karanlık, ancak bir aracın geçebileceği dar bir sokak.. sokağın ortasında bir masa varmış, masanın başında da bir adam. napıyomuş biliyo musun? çorba içiyomuş. işkembe ya da kelle paça. sarımsaklar sirkeler.. biberler.. tam bir masa. herneyse, babam taksiden inmiş, adama "napıyosun?" demiş. adam hiç cevap vermemiş, çekmiş tabancayı;
-bang!
o yüzden, ne zaman dar bir yola girsem, o yolda bir masa, masada da çorba içen birini görsem geri vitesine alıyorum..
Ben de ne zaman hastaneye ailemden birini emanet edecek olsam, onu toprağa teslim etmiş gbi hissederim. Kardeşimi yaşayan ölü yapmalarndan ötürü Türk doktorlarına asla güvenmicem. asla. asla.