14.01.2007 itibariyle askerlik durumum:meraba. ben mersin'in ismini vermek istemediğim bir ilçesinin yine ismini vermek istemediğim bir beldesinde kolluk kuvvetliği yapan bir erbaşım. buraya geçen hafta geldim. zor geçen ilk günün gecesinde uyuma hevesiyle kamuflajlarımı çıkarırken haber geldi. tekrar giyindim. atladık araçlara, yanımızda mp5'lerle yol kontrolüne gittik. eldivenlerimizi giyip gece 3'e kadar ana yolda araç durdurup kimlik topladık, bilgisayardan sorgulamasını yapıp geri dağıttık. ilk gecemde yatağı zor buldum. sabah 6'da koğuşça kalkıp 7:30 içtimasına hazırlandık. göt kadar karakolda arslan gibi dolanan ve oranın kralı olan en rütbeli kişinin "devriye nedir?", "turizm jandarması nedir?", "mp5'in adedi özelliklerini say?" türünden teorik sorularının bir ikisine cevap veremediğim için şahsıma yöneltilen küfürler arasında onlarca komando dansı çektim. içtima bittiğinde afedersiniz sıçmak için tuvalete gittim ama bacaklarımın ağrısından alaturka tuvalete çömelemedim. ikinci gün üçer saatlik nöbetlere başladım. üçüncü gün ihbar üzerine olaya gittik. kaynının kendisini zorla becerdiğini söyleyen bir kadın cinnet geçirip elindeki kalın cam parçasını fırlattı. suratıma teğet geçip arkadaki duvarda patladı. aynı gün devriyeye çıktık. günü bitirdik. ardındaki günün akşamında santrale telefon geldi, tarihi eser kaçakçılığı ihbarı üzerine dolu şarjörleri takıp bir portakal tarlasının sotesinde saldırmaya hazır bekledik. üç saat o şekilde çömeldik. ihbar asılsız çıktı. döndük. ve sonra 3-6 gece nöbeti. sonra olay. sonra kimlik sorgulama.. bir hafta geçip gitti ve şu anda ne mutlu ki dört saatlik çarşı iznime çıkmış bulunmaktayım. bu arada karakolda 15 asker, 10 tane mi ne rütbeli var. kamelyadan tuvalete gidene kadar en az üç rütbeli gördüğüm için hepsine selam vermek ve bir emir almadan boşaltma işlemlerimi gerçekleştirmek zorundayım. bu yüzden karakolda bütün saatlerim, eve istenmeyen bir misafir geldiğinde odaya kapanıp tuvalete gizli gizli gitmeye çalışan çocuklar gibi geçiyor. bu karakola mersin'in teksas'ı diyorlar. doğrudur. bu yazıyı okuduktan sonra sevdiğin beş kişiye gönderirsen kurtulucam sanki. help me.
askerliğin bünyeye verdiği zararı başka hiçbir kurum, kuruluş, kişi veremez..
askerlik eziyet.. askerlik sabır gibi bişidir.. beş ayda iflaanı sikerler, iki sene kendine gelemezsin..
ama biter, mecburen.. istemesende "günler geçer".. bittiği gün.. bavul elinde uzaklaşırken öyle sikilmiş, öyle bitmiş hissedersin ki kendini.. tarifi mümkün diil.. sonra buruk bir sevinç kaplar içini.. niye buruk.. o çıktığın güne kalsın..
"lan ben niye bu kadar mutsuzum, noluyo burda, kimsiniz siz, allahınızı sikiyim hepinizin" dediğinde abartmış olmazsın, az bile söylemiş, hissetmiş olursun..
şuurun yarı kapalı biter.. sonunda biter.. herşeye rağmen biter.. en güzel yanı da bitmesidir zaten.. borcunu öder ilişiğini kesersin..