ben boş arsalarda koşuşurdum
sense o sıralar
canınla boğuşurdun
belki bu yüzden hiç beraber dalamadık bile bir dut ağacına
yerli yersiz önüme düşen antika sahnelerden en karanlıkları vizyona giriyordu o sıralar hep. başımı başka bir açıya oturtmamla geçip gidiyorlardı oysa ki. gösterim sürelerinden duyduğum haklı utancım. söz konusu o olunca o yüzden hep utangacım. teraslı, salıncaklı, ortancalı, kuş kafesli bir evde otururken hatırladıklarım hep yaz sıcaklarıydı. bermuda şort, havai gömlek. su tabancasından ıslanan çocuk bedenleri. içi sarı sünger dolu bir sürü turuncu teras minderleri. altlarına gizlenince bile görebildiğim kuru güneş. bardak bardak şeftali rendesi. kapalı kutularda değil arşa yatkın bir düzlemde zıplayıp dururdu bardağı bitirince kardeş. altımızda teyzemin varlığının verdiği güven. apartman dibinde bahçelere çıkan top düşürdüğümüz geniş bir merdiven. ve elinde limonatan, özellikle de senin üflediğin doğum günü pastalarının tadı geliyordu o günlerde damağıma. ciğerlerimin röntgenini görsen ne derdin bilmem ama o tat bir çakmak taşı efektiyle yitip giderdi her zaman. yine utanırdım. zaten aklımdayken hep utangaçtım. ama hayıflanmam şu ki; ilk ergenlik konuşmamı yerlerde sürünen bir samimiyette babamla yaptım ben. sigara içişimi ilk eniştem gördü. ilk kez halama yakalandım masturbasyon yaparken. ilk gördüğüm ölüyse haminnemdi zaten. soyağacında üstüste binememiş aynı dalın iki uzak yaprağı gibi çizilirdi muhtemelen portremiz. sana karşı hiç utanamadım. ama hayaline karşı hep utangacım bu yüzden. seceresini çıkartmak gerekirse milad sonrasının, senin yerine anavatan'dan nefret edildi. senin yerine suratta sakal belirdi. senin yerine gömlek kravat kavga edildi. senin yerine salya sümük ilişkilere girildi. senin yerine bir kaç okul bitirildi. şimdi de senin yerine askere gidiliyor, yatağından kalkıp ta yorulmayasın diye. sen bakma şu anda sokağın karşısında oturan o tiksinç adama. üzerini belki mahcubiyetle örttüm. ama bülbüldere'ye de hayalini meftuniyetle gömdüm. ödeşmişizdir umarım.
zaten o ağacın dutu da bok gibiydi. tırmandığımıza bile değmezdi hani. kafan o mevzuya takılmasın boş yere.
sen ey sebep!
yazla ilgili anlattıklarının aynılığından bir an kardeşiz sandım. kardeşsek yorum düşmez caiz değil.
bir de yazının sonunu doğru anladıysam önümüzdeki aylarda aynı kaderi paylaşacağız.
valla caiz maiz ben yorum yazmak istedim ve yeterince yordum galiba.