03:14 - 08 Temmuz 2005
diskovıri çenıl
artık teori olmaktan çıkıp genel geçer bir doğa ve varoluş kanunu haline almış evrim hususunda insanın her zaman "evrimin varıp varabileceği son nokta" olarak görülmesi de bir yanılgı olabilir pekala. karanlık çağ denilen (orta çağla alakası yok tabi) o uzun boşluk sürecinde dinozorlar ve insanlar arası dönemde açıkçası dünyaya kimin hükmettiği halen belli değil. ama ev miskinlerinin en büyük oyalayıcısı diskoveri çenıl'de gördüğüm bir karga hayvanı çoğu kişinin kafasına bir şeyleri dank ettirebilir gibi.



söz konusu bu belgeselde ekmeğinin derdine düşmüş bir karga midesine bir kurt ziyafeti vermek istiyor. ama ulaşmak istediği kurtlar bir ağaç kütüğünün altına sotelenmiş ve kütükte de ufak bir delikten gayri kurtlara başka bir erişim noktası yok. işte böyle bir durum karşısında karga geniş bir yaprağı alıp kenalarını kopararak bir çubuk elde ediyor ve ağzına yerleştirip kütükteki deliğe sokuyor. ardından kurtları yukarı çıkartmak için kütüğün altını çubukla çalkalıyor. ilk denemeden pek verim alamayınca bariz bir şekilde düşünüyor, ediyor ve uçarak gözden kayboluyor. bir zaman sonra ağzında "ucu çengel yapılmış" başka bir çubuk getiriyor. yine kütüğe sokuyor ve bu sefer kurtlara ulaşıp onları yukarı kaçırabiliyor. böylece yeni geliştirdiği bu aletle yemeğini bir güzel yiyor.

el aleti yapabilen tek hayvan türü olarak bildiğimiz insan için, böyle bir manzara gerçekten çok şaşırtıcı. şunun şurasında bir maymun bile istediği kadar zeki olsun beyninde el aleti yapacak kadar hücre ve iq bulamazken bunu bir karga başarabiliyor. böylece gözler insana fiziken ve beynen en yakın canlı türü olan maymundan çıkıp tüm alemi hayvanata yönelebilir. dahası bu aynı karga, başka bir gün geliştirdiği bu yöntemi çömez bir kargaya da uygulamalı olarak gösteriyor. ilk deneme olmuyor, yine yardım ediyor. ta ki öbür karga da bu metodu kavrayana dek. aralarında bariz bir şekilde öğretmen-öğrenci, usta-çırak ilişkisi mevcut. gördükleri karşısında hayli şaşıran diskoveri çenıl ekibi bu belgeselin finalinde bilgi dağarcığını ve çıkarım gücünü izleyenlere bir kez daha gösteriyor şu fikirle:

insanoğlu şu ana dek kendini hep evrimin en veli nimeti olarak gördü. kendisinden önce dünyanın başka bir hakimi olmadığına inandı. ama kim bilir, şu anda belki de kavgaların taş devrini görüyoruz (tıpkı insanın ilk el aleti yapabildiği o kendi taş devri gibi) ve yine kimbilir, kargalar (ve dahi başka başka mahlukatlar) bundan yüzyıllar sonra tıpkı insanlar gibi evrimlerini tamamlayıp dünyaya hükmeden taraf olabilir. ve hatta yine kim bilir, o karanlık çağ denilen kayıp devir ve öncesinde de dünyaya insanlar değil de başka canlılar hakimdi. evrim her canlı türü için farklı zaman aralıklarında hızlanıp tamamlanıyor. insanlar, ezeli ve ebedi üst varlıklar değil de sadece bu zincirin bir halkası da olabilir.

ben şahsen ikna oldum. pekala "bir zamanlar fırtınalar estiren geçici krallar" olabiliriz insanoğlu olarak. belki sonraki krallar kargalar, belki sonra tapirler, sonra komodo ejderleri. hele "atlantis uygarlığının bile insanlar tarafından kurulduğu ne malum anasını satiyim" diye işkillenen bilim adamları peydah oldu şimdilerde. korkmaya başladım ben. başımıza harun yahya kitapları yağacak vallahi.
 
geven yazdı
yazı linki -


2 yorum:


  • 6:40 ÖS, Temmuz 08, 2005 - Blogger Murat Artan

    yorumların çok mantıklı,belki ileride bu karga ya da başka bir soy evrene hakim olacak,tabii biz insanlardan arda kalan sağlam bir dünya bulabilirlerse.
    bir karganın dünyaya hakim olbileceği hiç aklıma yatmıyor aslında,hayvanda içgüdü denen bir güç var,biz ise aklımızla hareket ediyoruz.Biz de içgüdülerimizle hareket etseydik belki bu kadar hata yapmayacaktık yaşamımızda.Ama kargaların ya da başka bir soyun bizden arta kalan bir dünya bulabileceğini de hiç sanmıyorum bu gidişle;çünkü gün geçtikçe batırıyoruz dünyamızı

     
  • 1:36 ÖÖ, Temmuz 09, 2005 - Blogger geven

    sonuçta şu anda kargaların taş devrine tanıklık etmemiz söz konusuysa beni bahsettiğim zaman dilimi binlerce sene olacak belki de. sonuçta biz de bir zamanlar içgüdüleriyle üreyen, avlanan, öldüren canlılardık. o günlerden buralara kadar geldik. içgüdü her canlıda var, ama mantık geliştikçe içgüdüleri kontrol altında tutmayı beceriyor.
    "arda kalan bir dünya bırakmıycaz" fikrine ben de katılıyorum. ama dünya kendi kendini yeniliyor. kıtaların bile cart diye ayrıldığı bir gezegenden bahsediyoruz. kim bilir daha neler neler olacak..