
yok. günümüzde kimsenin eline ne bir sanat vericen, ne de bir fotoşap. post modernizmin bir nevi görsellikte vücut bulmuş hali olan "pop art"ın ilk filizlendiği zamanlar açıkçası nasıl bir imaj anlayışı vardı, en basitiyle tekniği neydi, bir pop art resmi nasıl olurdu bilmiyorum ama ben dürüst olmak gerekirse şu anda bu pop art zımbırtısının her yerde önüme çıkmasından tiksiniyorum. dahası bu "pop art'çılar" istediği kadar "popüler olduğu için pop art değil bu, popüler olanı eleştirip sorguladığı için pop art" diyedursun; ya firefox aşkına, intel pentium 4 aşkına, 256 kb sınırsız adsl aşkına google grafik arama bölümüne girip "pop art" yazın. sayfa sayfa baka baka ilerleyin. anam, eline konserve kutusu alan mesaj kaygısına soyunmuş. ekranı dörde ya da bilmem kaça bölüp her bir kareye civcivli cırtlak renk filtre veren sanat icra eder olmuş. bir mesaj hengamesidir, bir sanat fışkırmasıdır gidiyor.
bir de popüler kültür/kapitalizm simgeleri var en çok rağbet gören. coca cola, marilyn monroe gibi. bunlar için londra büyükşehir belediyesi hayrat yaptırmış sanki piccadilly meydanı'na. vatandaşa bidonla dağıtılmış öğeler bunlar. bunlara el sürüp tozunu almadan pop art'a girişmek besmelesiz incir ağacına işemekle aynı kaçınılmazlıkta.
klavye başından "entel artistliği" yapacak değilim. kimseye bir şey ispat edecek te değilim. ama benim bir kaç yüz yıl geride kalmış rutubetli, çürümüş ve bağnaz sanat koordinatlarımla bir türlü örtüşmedi, örtüşmeyecek te pop art. plastik, renk cümbüşü, bol filtreli, bol kontrastlı imajlarınız size kalsın. ben böyle memnunum halimden. oohh.. mis..
selamlar yazınla ilgili değil ama yazmanla ilgili yorumum var:11 gündür yeni yazını bekliyorum,nazarım mı değdi sana yoksa!!!:)