şimdi ben de misal yoğun soğuk algınlığıma, baş ağrılarıma, kapalı burun deliklerime ve şişmiş bir boğaza rağmen 5 derecelik bu havada camı sonuna kadar açmış sigara-çay keyfi yapıyorum. hasta oldum diye bu zevkten kendimi mahrum bırakmam aptalca geliyor çünkü. üstteki alıntı da epikür'e aittir. epikür de grip olduğunda sigara içerdi zaten.

akvaryuma bakarken kendi sınırlarını çizdiğin bir dünyaya koyuverdiğin balıkların canlı olduklarını görmek. bu daha çok tanrısal bir haz mesela. üstün olma hazzı. bir şeylere yaşam verme hazzı. üç tane balıktan ibaret olsa da doğayı kendi odana hapsedebilme hazzı. doğanın kendisinden korkarım ben zaten, kendi ölçütlerim içinde daha güzeller. hiç estetik ve etik değil ama kesinlikle haz verici. bu yüzden.
hayatın küçük detaylarından mutlu olmak gibi klişe bir amelie'cilik oynamak istemiyorum burda. yaşadığım hazları küçük detaylar olarak görmüyorum çünkü. "evrenreki her obje", epikür'ün dediği gibi. evrenin kendisi aslında. evrende var olmaktan mutlu olma. bir mavi-yeşil algler, bir kafadan bacaklı, bir hamam böceği olarak değil, insan olarak kainatta yerini alma. ve beş duyumuzun el verdiği müddetçe yaşanabilecek her türlü dingin, çiğ olmayan zevki emebilme fırsatı. diyeceğim odur ki hazdan korkmayalım efendim, ona değer verelim, onu bir taviz verme lüksünde görmeyelim. hazdan kaçanlar, korkanlar da zaten pis plazma insanlarıdır. hiç sevmem.
ps: google'dan hedonism görüntülerini aratınca böyle bikinili kızlarla çılgın atan yarmalar, havuzlu mavuzlu lüks residanslar, pahalı içki şişeleri falan çıkıyor. onlar da güzel bak.