ona yardım etmek istiyordum ve cesaretimi toplayıp konuyu açabilmiştim sonunda. ama asıl önemli olan nasıl devam ettireceğimdi. özene bözene kurduğum bir sonraki cümlemi söyleyecektim ki lafımı kesti.
-bir saniye!.. telefonum çalıyor..
konuşmasını bitirmesini bekledim sabırla. telefonu kapatır kapatmaz da hiç bir şey olmamış gibi devam ettim.
-başkalarının yanında toparlayamadığın konuşmaları yalnızken tek başına yapmak seni mutlu ediyor, itiraf et. çoğu zaman cümleleri bu kadar güzel sıralayabildiğin için kendinle gurur duyduğun bile oluyor. ama bunları başkalarının duymaması ne kadar acı! tanıdığın, tanımak istediğin, ya da sadece "merhaba"nın olduğu her insana söyleyebileceğin şeyler var. ve eminim ki bir ilişkiyi ilerletmek ya da kendini sevdirmek adına çok yapıcı sözler bunlar. ama beyninin çağrışımları, kelimeler, kavramlar, duygular kendi içinde çarpışıyor. bu çarpışmalar patlamalar doğuruyor. bu doğanlarsa yine senin içinde gün yüzüne çıkamadan sönüveriyor. yaşattıkların ölüyor. var ettiklerin

telefonum bir kez daha çaldı sonra. bir arkadaşla samimiyetsiz bir konuşma yapıp kapattım. başımı yine kollarımın arasına gömüp rol yapmaya devam ettim.
-neyse boşver bunları. bir sigara yak ta içelim hadi.
-git başımdan sen de...
Tamam. Gürültülü birkaç hamle ile sesimi kısabilir önünde durduğum ve bizi ayırıp buluşturma işlerini tek elden yapan kapılarını da kapatabilirsin yüzüme ..ama bak ben bir yolunu bulabilirim yinede..Hıımmm..ama kahıretme kendine takıntı dediğin bulaşıcı bir şey çok iyi bildiğin üzere...:)):