geldik mi nisan'a.. vay be. geçen yılın bahar ayları dünden farksız. zaman su gibi olmasa da konsantre meyve özü kıvamında akıp geçiyor işte. çardak gibi. tang yoktu eskiden, çardak vardı. sek içmeye çalışıp şeker komasından hayata gözlerini yuman insanlar olurdu. susardık eskiden. iki anlamda da. zor yıllardı o zamanlar. ama konumuz bu değil. bir yazının konusu daha ilk paragrafta saptırılmaz hem, çok ayıp.
7-8 ay önce kendim ve hayat yolunda kat edeceğim ara patikalara yönelik aldığım kararların kaçını yerine getirdim, bu planın programın neresindeyim bir hesaplayayım dedim ben. hem böyle yazıp çizince bir tazyik olur, ara gaz olur belki bana.
ağustos 2005 civarı yine sıkıcı bir pazar akşamı aldığım kararlar:
1- tüm derslere girilip, tüm metinler okunup, sınavlara çalışılıp bu dönem okul bir çırpıda bitirilecek. (tavize tahammülü olmayan en katı kural bu)
2- çeşitli beyin mıncıklayıcı tüketim maddelerinden uzak durulacak, hayat fıldır fıldır gözlerle, daha dinç yaşanacak. (dr.alban öğretileri)
3- uyku düzeninde bir istikrar sağlanacak. geceleri erken yatılıp sabahları erken kalkılacak. bir yumurta sütle çarpılacak. (sütün ilahi gücüne yönelik bir proje)
4- saçlar hiç gözünün yaşına bakmadan kesilecek. yetmezmiş gibi sakalın da kökü kazınacak. (iki buçuk sene görüşülmeyen berberle eski samimiyeti kurma çabası da bu kural kapsamında)
5- bilgisayar artık adının hakkını verircesine sadece bilgi sayacak. download yapacak, google ana sayfa olacak, oyunlar silinecek. ve bunun gibi şeyler. (bilgisayar koltuğunun ömrünü uzatmaya yönelik uzun vadeli proje)
6- sigara konusuna bir çözüm bulunacak. ("sigara bırakılacak" demeye cüret edemediğim için yumuşatılmış tatlı su kuralı)
7- kişisel gelişime katkı sağlayacak çeşitli oda içi aktiviteleri tertiplenecek. (ne olduğu halen belirsiz kural)
8- gezmelere az ama öz çıkılacak. (ekonomik tasarruf paketi)
9- karşı cinsle özel ilişkiler kapsamında takınılan badak ve umursamaz tavır tarihin tozlu sayfalarına gömülecek. ("nisan mayıs ayları, gevşer gönül yayları" temalı çalışma)
10- ne yardan vazgeçilecek, ne serden. (geçerliliği için üstteki görevin tamamlanmış olması gereken bağıntılı kural)
11- her şey çok güzel olacak. (maddelere genel bir bakış ve motivasyon amaçlı)
şimdi de nisan 2006 itibariyle sonuçlara göz atalım:
1- taviz verilmedi. harfi harfine uygulandı. böyle giderse üstü çizilecek bu maddenin yaza kadar. yordum epey.
2- dr.alban öğretilerine bir kaç kaçamak haricinde sadık kalındı. onlar da sayılmaz zaten. gözlerim fıldır fıldır olmasa da eskisine nazaran daha anlamlı bakıyor.
3- uyku düzeni aynı saçmalıkla kararsızlığını koruyor. ama gece yatarken o çalar saat bir kere kuruldu mu sabah istenilen saatte kalkılıyor. acı yok!
4- saçlar üç numaraya vurduruldu. sakalların kökü kazındı. orhan gencebay bıyığı bırakıldı. berberin çayı içildi. üzeri çizildi bu görevin. mission accomplished! budur!
5- bilgisayar koltuğu geceleri dolu, ama gündüzleri artık boş oluyor. download gırla, google'a arada bakılıyor. tek bir oyun kaldı, o da zararsız bir şekilde duruyor kendi çapında. kabasını aldım bu maddenin de.
6- duman sabah akşam ciğere doldu. çakmakların gazı bitti. paketler tüketildi. yalan oldu bu madde. olmamalıydı, ama oldu.
7- bu maddeden kasıtın ne olduğu halen anlaşılamadığı için ileri bir tarihe ertelendi. anlam kazandığı gün üzerinde çalışmaya başlıyacağım.
8- gezmeler saat, sapıtma düzeyi ve hafta başına düşen nicelik yönünden kısıtlandı, adama benzedi. param da cebimde kaldı.
9- bu madde geçersiz bir işlem yürüttü ve kapatıldı.
10- ön koşul standardı sağlanamadığı için bu madde de üsttekinin kuyruğuna takılıp gri gandalf misali karanlığı boyladı.
11- bu madde sonraları çok komik geldi. hem 10 madde daha resmi, daha derli toplu duruyor gibi.
cevap anahtarını kağıdın üstüne koyup bakarsam 4 doğrum 4 yanlışım 3 te boşum var. doğrular yanlışı götürünce geriye 3 netim kalıyor. sorulardan biri (11) iptal edildi. sonuçta 3/10 totalde yaptığım skor. barajı geçer miyim? zor. ama daha da çok çalışıcam söz. olacak bu iş. ne diyorduk? çardak.. üsküdar'da fabrikası vardı bu çardak'ın. içini merak ederdim hep, giremedim ama hiç, almadılar. öyle her isteyen her istediği yere giremezdi zaten o zamanlar. ekmeği de karneyle verirlerdi. benim karnelerim hep kurdelalı olduğu için sorun olmazdı ama. biz ailecek benim karnelerimle hayatta kaldık o yıllar. şimdiki çocuklara bakıyorum da. zor, çok zor..
hahaha. çardak vardı ya. konsantre meyve özü, şekerli, reçelin suyunun daha aromalısı. ben senin kararlarından çok çardak'a takıldım yahu. hey gidi. arada marketlerde görüyorum ben o çardak'tan.
votkanın içine attırdığın meyve şurubu da aslında o çardak türevi bir şey bu arada.